Ben Ferhat, bir taş ustasıyım. Sanatım, ellerimle şekillendirdiğim taşlarda hayat bulur, ama gerçek hayatım Şirin’i gördüğüm o gün başladı. Güzelliğiyle yüreğime işleyen, gözlerimin her köşesinde parlayan Şirin… Ona ilk bakışımda, kalbim bir daha başka bir şey için atamaz oldu.
Şirin’e olan sevgim öyle büyüktü ki, onun için her engeli aşmaya ant içtim. Ancak bu sevda kolay olmadı. Onu bana vermeleri için Şirin’in ailesine yalvardığımda, karşıma aşılması imkânsız bir şart koydular: Şirin’e kavuşabilmek için, Amasya’nın dağlarını delip bir su yolu açmam gerekiyordu. Herkes bunun imkânsız olduğunu söyledi. Ama bilmedikleri bir şey vardı: Bir insanın aşkı için neleri göze alabileceği.
Eline çekicini alıp dağlara vuran bir adamı hayal edin. O adam bendim. Her darbede Şirin’in gözlerini, gülüşünü düşündüm. Bu hayal beni ayakta tuttu. Günler, aylar geçti, ama yılmadım. Dağların inadını, aşkımın gücüyle kırdım. İnsanlar bana hayranlıkla baksa da benim tek istediğim Şirin’e kavuşmaktı.
Ama kader… Beni hiç beklemediğim bir yerde vurdu. Şirin’in öldüğünü söylediler. Dünya o an başıma yıkıldı. Bir insanın kalbini durduran şey aşk olabilir mi? İşte ben, Şirin’i kaybettiğim an öldüm. Dağları deldim ama kaderin duvarını aşamadım.
Şirin’in Ağzından
Ben Şirin, Berde hükümdarının kızı… Saraylarda büyüdüm, ama sarayın soğuk duvarları kalbime dokunamadı. Ta ki Ferhat’ı görene kadar. O, benim için sadece bir taş ustası değil, cesareti ve kararlılığıyla gönlümde taht kuran bir yiğitti. Onun bana duyduğu aşkı her bakışında gördüm. Kalbim ona doğru aktı, ama bizim aşkımızı kabullenmeyenler vardı.
Ferhat’a koydukları şartı duyduğumda, onun bunu başarabileceğine inandım. Çünkü Ferhat, sıradan bir adam değildi. Onun her darbesinde benim için döktüğü alın terini hissettim. Günlerce, gecelerce çalıştı. Ferhat, o dağları deldikçe, ben de her geçen gün ona daha çok bağlandım. Ama kader, aşkımıza kıyamadı.
Bir gün, bana Ferhat’ın öldüğünü söylediler. Dünya başıma yıkıldı. Onsuz bir hayatı düşünemiyordum. Kalbim, onsuz yaşamak yerine onun peşinden gitmeyi seçti. Aşkımız, kavuşamamış bir çiftin kaderi olarak tarihe yazıldı. Ama biz, bu toprakların ruhunda yaşamaya devam ediyoruz. Ferhat dağları deldi, ben de onun kalbini… Ve şimdi, Amasya’nın her taşında bizim hikayemizi fısıldayan bir yankı var.
Biz Ferhat ve Şirin, aşkı anlatan bir efsaneyiz. Ama bil ki, bizim hikayemiz sadece bir masal değil, bu topraklara kazınmış bir gerçek. Amasya’da gezerken duyduğun rüzgâr, bizim fısıltımızdır; gördüğün su yolları, bizim aşkımızın izleridir. Biz hâlâ buradayız, her kalpte yaşıyoruz.