Ben, Şehzade Mehmet, Fatih Sultan Mehmet olarak anılacak olsam da ilk gençliğimin izleri Amasya’da atılmıştır. Taht yolunda, en değerli ve en sert eğitimimi burada aldım. Amasya, yüreğimde ayrı bir yer taşır, zira bu şehir bana yalnızca devletin değil, insanın da inceliklerini öğretti.
Amasya’ya, babam Sultan Murad’ın buyruğuyla geldim. Henüz çocuk sayılacak yaşta, 12 yaşındaydım. Ama buraya ayak bastığımda hissettim ki, bu şehirde yalnızca şehzade değildim; burası benim ilk sınavımdı. Buradaki saray, gürültüden uzak, ince planlarla örülü derslerle dolu bir yerdi. Yanımda Akşemseddin ve Molla Gürani gibi değerli hocalar vardı; bana ilim ve irfan öğrettiler. Bilgiyi kılıçtan üstün tutmayı burada öğrendim. Şimdi düşündüğümde, o günlerde aklıma kazınan her satırın ve her dersin, tahtta iken yolumu aydınlattığını görüyorum.
Amasya’da sıkı bir disiplin altındaydım. Her gün erkenden kalkar, derslerime çalışırdım. Bazen yıldızların gökyüzünde parladığı vakitlerde bile çalışmaya devam ederdim. Matematik, tarih, edebiyat… Her biri, benim için tahtın gerektirdiği bilgi donanımı anlamına geliyordu. Ancak Amasya bana sadece kitaplarla değil, halkla da konuşmayı öğretti. Burada, ahali ile sohbet ettikçe onların dertlerini, sevinçlerini anlamayı öğrendim. Onlarla birlikte olduğumda, bir padişahtan önce bir insan olmam gerektiğini fark ettim.
Amasya’da öğrendiğim en büyük derslerden biri ise sabırdı. Burada geçirdiğim her yıl, adeta bir hazırlıktı. Akşemseddin bana her gün İstanbul’u düşünmemi söylerdi. Bir gün, o kutlu şehri fethetmem gerektiğini bilirdim. Fakat o gün gelene kadar beklemem gerekti. Burada, sabırla olgunlaşmayı öğrendim; acele edenlerin hata yapmaya mahkûm olduğunu, doğru anın gelmesi için beklemenin bir gereklilik olduğunu öğrendim.
Hatıralarım arasında Amasya’nın çarşıları, türbeleri, taş evleri ve dağlarının görüntüsü hep canlıdır. Buradaki insanlar, beni “Şehzademiz” diyerek bağırlarına bastı. Bu şehirdeki her bir taş, her bir sokak, üzerimde bir iz bırakmıştır. Bilirim ki, padişahlık mertebesine erdiğimde dahi Amasya’nın bana kattığı insanî hasletler, devlet yönetimindeki kararlarımın temelinde yer aldı.
Fatih Sultan Mehmet olarak tarihte anılacak olsam da, kalbimin bir köşesi hep o genç şehzadenin Amasya’da büyüdüğü günlere dönmek ister.