I. Bayezid (Yıldırım Beyazıt) (1389–1402)

Ben, Şehzade Yıldırım Bayezid, Osmanlı tahtının yegâne varislerinden biri olarak bu cihanın fani topraklarında var oldum. Adım, ceddimin cesaretini ve kudretini taşırken, yaşantım Osmanlı hanedanının şerefini yüceltmek için geçti. Doğduğum günden itibaren bana emanet edilen bu büyük sorumluluğun bilincindeydim. Sultan Murad Han’ın evladı olarak, kardeşlerimle birlikte cihan hâkimiyetinin sırlarını öğrenmek ve devleti güçlü kılmak için çabaladım. Babamın teveccühüyle Amasya, bu kutlu yolculuğumun bir durağı oldu. Amasya, sadece bir şehir değil, medeniyetin beşiği ve irfan yuvasıydı. Orada şehzadelik vazifemi ifa ederken, halkın derdiyle hemhâl olmayı öğrendim. Âlimlerle oturup kalktım; onların hikmet dolu sözleri ruhumu beslerken, halkımın gönlünü kazanmanın yollarını idrak ettim. Amasya’nın yüksek dağları ve berrak nehirleri arasında yalnızca devlet yönetimi sanatını öğrenmedim, aynı zamanda Osmanlı’nın kudretinin adalet ve hikmetle yoğrulması gerektiğini de kavradım.

Bu şehir, benim için bir okuldu; kılıcımla yazacağım destanların ilk satırlarını burada yazmaya başladım. Askerî seferlerde kullanılacak taktikleri, devlet işlerinin inceliklerini, düşmana karşı cesareti Amasya’da pekiştirdim. Her daim Amasya’yı yüreğimde taşırım. Zira orası benim yalnızca bir şehzade değil, bir lider olarak şekillendiğim yerdir. Devletimin yükselişi ve adaletin bu topraklarda hüküm sürmesi adına ettiğim yemin, Amasya’nın surları arasında yankılanan dualarımın bir tezahürüdür. Şimdi, ardımda kalanlara yalnızca Amasya’da kazandığım tecrübelerle elde ettiğim zaferlerimi değil, adalet, hikmet ve merhametle yoğrulmuş bir miras bırakmak isterim.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top