Ben Mihri Hatun, 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşamış bir şair ve yazarımdır. Osmanlı sarayında yetiştim, ama edebiyatın, şiirin büyüsüne duyduğum ilgi beni her zaman farklı bir yolda yürütmeye itti. Kadın olmanın zorluklarına rağmen, yazmaya ve yaratmaya cesaret ettim.
Eserlerimde genellikle gazel, kaside gibi klasik Osmanlı şiir formlarını kullandım, ama her bir dizede kendi içimdeki duyguları, kadın olmanın karmaşasını, aşkı ve hayal kırıklıklarını anlattım. Şiir, benim için bir ifade biçimi, aynı zamanda içsel bir direnişti. Toplumda bir kadının sesinin duyulması zorken, ben kalemimle var olmayı tercih ettim.
Evliydim, bir süre haremde de bulundum, ama bu durum beni yazmaktan alıkoymadı. Benim için yazmak, yalnızca dış dünyayı değil, aynı zamanda içsel dünyamı anlamamı sağladı. Şiirlerimde aşk, ayrılık, yalnızlık gibi evrensel temalar üzerinde durdum. Bir kadının duygu dünyasını anlatmak, o dönemde pek çok kişiye yabancıydı. Fakat ben, bu sesin bir şekilde duyulması gerektiğini hissettim.
Mihri Hatun olarak, yazmak bana bir özgürlük duygusu verdi. Sözlerim, zamanla derin anlamlar kazanarak, kadınların düşünce dünyasına dair önemli bir iz bıraktı. Benim için şiir, bir içsel yolculuk, bir anlam arayışıydı.